Seçimlere sayılı günler kala siyasi partilerde ittifaklarını güçlendirmek için teşebbüslerini hızlandırdı. Bu kapsamda AK Parti’de Yeniden Refah Partisi ile 11 Mart’ta dirsek temasına geçti. AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Fatih Erbakan’ı Cumhur İttifakı’na katılmaya davet etti. Fakat Erbakan, Cumhur İttifakı’na katılmayacaklarını ve seçimlere parti olarak gireceklerini söyledi.
CUMHUR İTTİFAKI’NA NEDEN KATILMADIKLARINI ANLATTI
Bu gelişme üzerine cumhurbaşkanı adaylığı için müracaatta bulunan Erbakan, Habertürk canlı yayınında olumlu başlayan sürecin neden negatif sonuçlandığı ve Cumhur ittifakı’na neden katılmadıklarını anlattı.
AK PARTİ’YE KAPIYI KAPATMADI
Parti teşkilatında yapılan toplantıda AK Parti ile ittifak teklifinin yüzde 60 oranında reddedildiğini söyleyen Erbakan, AK Parti’ye açık kapı bıraktı. Erbakan, “Derlerse ki, bu hususlarda mutabıkız, bunların uygulanması için çaba göstereceğiz, imzalıyoruz derlerse tekrar kurullarımızla değerlendirilip yanıt verebiliriz” diye konuştu.
Erbakan’ın canlı yayındaki açıklamaları şöyle:
“Cuma akşamına kadar 3 gün içinde tamamlanır diye düşünüyoruz. Maksadımız 200 binin üzerine çıkmak. İnşallah Pazartesi gerçekleştiririz. Biz en başından beri sizin programlarınızda da tekraren sizin sorularınız olmuştu, Cumhur İttifakı’ndan teklif gelirse ne dersiniz diye. Her seferinde prensiplerimizde, Ulusal Görüş’ün toplumsal siyasetlerde, dış siyasetlerde kırmızı çizgileri var, beşerler bunun için geldiler, bunlar olmadan ittifakta yer almamız mümkün değildir; hatta biz ittifak içinde o cumhurbaşkanı adayı iktidar olduğunda ne yapacağını belirlemek lazım, mutabık kalmak lazım, kaldı ki Millet İttifakı aylarca oturdu, mutabakat metni olarak ortaya koydular.
“BUNLARIN İMZALANMASI UYGUN DEĞİL DENDİ”
Müzakere yapan heyetler tarafından konuşuldu. Binali Bey gelmeden evvel heyetler bir ortaya gelmişti. Aşikâr bir olgunluğa geldikten sonra Binali Bey, kamuoyunda resmi bir davette bulunmak üzere geldiler. Müzakere heyetleri bunu konuşmuştu. Biz kendi amblemimizle ittifak içinde yer almamış, bu unsurlar de ittifak protokolü olarak bunlara MHP’nin, AK Parti’nin müdahale edecekleri olabilir dedik kendilerine. 1 ay müzakereleri sürdürdük. Birinci başta rastgele düşünce olmadığı tabir edilmişti. Pazartesi en son yapılan telefon görüşmesinde bunların imzalamanın uygun olmayacağı belirtildi. Prensiplerde uzlaşma, mutabakat var diyebilecektik. Bunların imzalanması uygun değil dendi.
“BİNALİ BEY’LE TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIK”
Temel uyuşmazlık noktası unsurlarla ilgili değil prensip olarak. ‘Biz MHP ve BBP ile beraberiz onlarla imzalamadık, münasebetiyle sizinle imzalamanız bizim açımızdan uygun olmaz’ dendi. Bizim bu unsurlarımız bir ölçü kırpıldı, kimi cümleler yuvarlatıldı, birtakım sözler çıkartıldı, bir metin haline getirildi. Biz ona da ‘tamam’ dedik. Bizim gayemiz 30’un 30’u olmaz da 20’si yapılır, o da bir yarar. Ancak dediğim üzere 3 husus de olsa ‘böyle bir protokolün olması uygun değil’ dendi. Telefonla Binali Bey’le görüştük tekrar. Bu imzalansa da türel bir karşılığı yoktu. Lakin teşkilatlarımızın ve kamuoyumuza deklare etmemiz, elimizde münasebet ve doküman olması gerekir diye bunu istedik. O süreçte ‘bu tartışılmadı’ gibisinden açıklamalar oldu. Hakikaten Millet İttifakı’nda da oluyor. Sayın Mansur Yavaş ve öteki parti önderleri Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasın, Ekrem İmamoğlu ve ben olayım demişti.
“TALEPLERE BAŞTA OLUMLU YAKLAŞILDI”
Biz de madem ittifak yapıyoruz bu türlü bir şey istedik. Onlar da ‘şifahi olarak konuştuk, anlaştık’ dediler. Şifahi olarak konuştuk, anlaştık demek bizim yetkili heyetlerimizi, seçmenimizi, teşkilatımızı çok da tatmin edecek bir nokta değil. Bu hususlar masadaydı, sorun çıkmıyordu. Taleplere başta olumlu yaklaşıldı. Aile hususunun ıslah edilmesi, revize edilmesi, bunların ayıklanması, aile korunsun lakin anne ve babaya ziyan vermemesi. Aile bütünlüğünü bozulacak kararların düzeltilmesi diye metne döndü. Bizimkisi çabucak hemen 30 husustu.
“23 VİLAYETTE SİZİN ARKADAŞLAR LİSTEMİZDE YER ALSIN DENDİ”
Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık diye bir şey olmadı. Prensiplerimiz olmadan bize 100 milletvekili de verseler orada olmayacağımızı söz ettik. İlk toplantıda AK Parti heyeti, ‘Ambleminizle girmenize hürmet duyuyoruz; lakin bizim 23 vilayette ucu ucuna milletvekili kaybetmişiz. 4 çıkaracak iken 3 çıkarmışız. Artık bu 23 vilayette siz de logo ile girdiğinizde sizin de çıkarmanız sıkıntı. Öyleyse bu 23 ilde Yeniden Refah Partisi olarak siz girmeyin, dedi AK Parti olarak dendi bu. 23 vilayette bizim girmememizde ne olacak? Bizim müzakerecilerimiz mevzuyu daima prensiplere ve logoyu getirdiler. Bunlar olduktan sonra anlaşılabilir dendi.
“SAYIN CUMHURBAŞKANI ARKADAŞLARIMIZ GÖRÜŞSÜN DEDİ”
Amblem ve 6284’de sorun olmadı. Fakat onlar biz bu türlü mutabakata imza atmayı yanlışsız bulmuyoruz dediler. Bu bir koalisyon protokolü değil, hükümet kurmuyoruz. Şimdiden niçin bu türlü bir şeyi imzalayalım diye. Bunun örneği var, Millet İttifakı, mutabakat yayınlamış. Bir de koalisyonlar seçimin başında yapılıyor artık. Biz desteğimizle sayın Cumhurbaşkanını yeniden seçilmesine vesile olacaksak, bizim prensiplerimize, parti programımıza uygunluğu kıymetli. Esnettik ve hatta bunu diplomatik lisana çevirdiler, hayati kritik kısımları çıkarttık. Buna karşın imzalamayı prensip olarak uygun görmüyoruz dediler. Biz sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz oldu. Kendisi bu mevzuların başında sağolsun davet ettiler bizi. Bir birliktelik yapılmasının hakikat olacağını söylediler. Binali Bey gelmeden 1 ay önceydi bu davet. Biz de birlikte olunmasının yararlı olunacağını düşünüyoruz; lakin görüşülemesi gereken konular var dedik. Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bu hususları bizim ve sizin arkadaşlarınız görüşürler’ dedi. Belirli bir noktaya gelip, olgunlaşması üzerine resmi davetin uygun olacağını düşündük. Binali Bey resmi davet için geldi. Sonrasında unsurların azaltılması, özetlenmesi hatta kimi arkadaşlarımız reaksiyon gösterdiler. Bu metin kuşa dönmüş dediler.
“MKYK ÜYELERİMİZ YÜZDE 60 ORANINDA İSTEMEDİ”
Binali Bey’in ziyareti sonrası vilayet lideri, MKYY, il sorumluları, hanım temsilcilerimizle geniş kapsamlı istişare yapıldı. Yüzde 60 oranında istenmedi. Yüzde 40 olabilir dendi. Vilayet liderlerinde 50’ye 50. MKYK’da 60’a 40 oranındaydı. İki teori var. Bir tanesi büyük yarar sağlanacağını söylüyor. Çerçevenin içinde Tekrar Refah Partisi’nin olacağı tarafında. AK Parti’ye kızan, küsen seçmen nezdinde. Kimi arkadaşlarımız ‘Hayır oradan oy alalım derken bizimle yürüyen teşkilatlarımızdan kayıp olabilir, ziyanlı çıkabiliriz’ diyenler oldu. Biz güzel niyetle bu adımın atılmasının ülke, millet, partimiz için güzel olabileceğini düşündük. En son gelinen nokta prensip olarak bu türlü bir mutabakatın olması mümkün değil denince. Onlar olumlu yaklaştılar ancak bu noktada geri adım atmak istemediler.
“BİZ MİLLETVEKİLİ VE BAKANLIK İÇİN BUNU YAPMIYORUZ”
Metin çok özet hale geldi. Özet hali bile imzalamayınca… Tekrardan biz bu ittifakı yapsak birinci çıktığımız televizyon programında gazeteciler haklı olarak soracak. Siz ‘prensip, kırmızı çizgi dediniz, ne oldu artık ittifak yaptınız’ diye soracaklardı. Bu çok kıymetli. Biz yıllardan beri milletvekili, bakanlık için bu işi yapmıyoruz. İlla Meclis’e girelim demiyoruz. 60’a 40’tı. 40’ın da haklı münasebetleri vardı. Tayyip Bey de ‘son defa sizden bunu istiyorum’ diyordu. Bunda yarar olur diye düşündük. Bizim de geri adım atamayacağımız prensiplerimiz var. Bizim partimize gelenler bunun için geldiler. AK Parti’yi eleştirenler, bunlar orada olmadığı için bize geldiler.
“BU HUSUSLAR SUÇSUZ VE MİLLETİN MENFAATİNE İDİ”
Kasa başındakiler o durumdan çıksınlar diye unsurları ortaya koyduk lakin yol alamadık. Bu unsurlar saf ve milletin yararına. Denk bütçe, ulusal kaynakların harekete geçirilip, borç ve faiz yükünün azaltılması, dış ticaret açığının düşürülmesi, ek vergi ve artırımlardan kaçınılması, çiftçi ve üreten kesitlerin faiz borçları silinmesi, yap-işlet gözden geçirilip, varsa haksız çıkarı ortadan kaldırılacak tedbirlerin alınması. Bizim konuştuğumuz hususlarla ilgili o taraftan yalanlayıcı açıklamalar oldu. Sayın Özlem Zengin ve sayın Derya Yanık’ın. Bir daha bu türlü bir şeyle karşılaştığımızda teşkilatımız bize ‘hani mutabık kalınmıştı’ diye soracaktı.
“PARTİLERİMİZİN MENFAATİNE YÖNELİK İSTEK YOKTU”
Bizim söylediğimiz paylaşımda, idarede adaletin sağlanmasına yönelik adımlar. Çalışanların, emeklilerin aylık gelirlerinin açlık sonunun altında olmaması, yürütmenin yargı üzerinde vesayetin önlenmesi, kamuda israf için somut adımların atılması. Ulusal eğitim müfredatının evvel ahlak şuuru ile yapılanması. İslam birliğinin kurulması, süresiz nafakaya son verilmesi. En düşük emekli maaşının taban fiyatın üstüne çıkarılması. Üretim, tarım, ihracat, istihdamı geliştirecek, dış ticaret açığını azaltacak, devleti ve milleti borç faiz yükünden kurtaracak adımlar. Partilerimizin menfaatine bir istek yoktu. Biz bakan yardımcısı olalım, milletvekili şu kadar olsun diye bir isteğimiz yoktu. 6’lı Masa’da bunlar vardı.”